1.RADYOAKTİVİTE
1.1.Radyoaktivite Nedir ?
1800’lerin sonlarına doğru Alman Fizikçisi Wilhelm Röntgen, bir elektron demetinin cama çarptığında, yeni ve garip bir ışınım oluştuğunu keşfetti. Bu ışınlar bilinmeyen bir yapıda olduklarından “ X ışınları “ olarak isimlendirildi.
Bu keşiften iki ay sonra, Fransız fizikçi Henry Becquerel değişik elementleri siyah fotoğrafik plakalarla sardığı bir deney yaptı. Amaç bu elementlerin ışın yayıp yaymadıkları idi. Becquerel uranyum gibi birkaç elementin herhangi bir enerji girişi olmadan enerjili ışınlar yaydıklarını buldu.
Becquerel’in deneyinin anlamı, bazı doğal olayların bazı elementlerin enrjili x ışınları yaymalarından sorumlu olduklarıdır. Buda göstermektedir ki, bazı elementler doğal olarak kararsızdırlar. Çünkü bu elementler, değişik enerji çeşitlerini kendiliklerinden salmaktadırlar. X ışınları gibi, enerjili parçacıkların kararsız atomların bozunumlarından salınmalarına Radyoaktivite denir.
Başka bir tanımla, bir atom çekirdeğinin , tanecik veya elektromagnetik ışıma yayarak parçalanmasına Radyoaktivite denir. Söz konusu parçalanma kendiliğinden olabildiği ( Doğal Radyoaktiflik ) gibi uyarılma yoluyla da oluşturulabilir ( yapay radyoaktiflik ) ; bu durumda ya kinetik ya da elektromagnetik biçimde enerji açığa çıkar. Dalga, parçacık veya foton olarak adlandırılan enerji paketleri ile yayılan enerjiye Radyasyon adı verilir.
1.2. Radyoaktif Elementler, Radyoaktif Parçacıklar ve Özellikleri
Radyoaktiflik bir atomun çekirdeğinde başlar. Atomları da proton ve nötronların oluşturduğu bir çekirdek ve bu çekirdeğin etrafında dönen elektronlar oluşturur. Ağır elementler ( çekirdeğinde 83’den fazla proton barındıranlar ), kararsız oldukları için daha küçük atomlara dönüşürler. Bu parçalanma esnasında, çekirdekten parçacıklar ve enerji dalgaları açığa çıkar. Bu yolla enerji veren elementlere Radyoaktif Elementler adı verilir.
Radyoaktif elementler temel olarak Alfa, Beta ve Gama olmak üzere 3 ana tip enerji salınımında bulunurlar.
- Alfa radyasyonu, (+) yüklü parçacıklardan oluşur ve bir kağıt parçası tarafından durdurulabilir.
- Beta radyasyonu, elektronlardan oluşur. İnce bir alüminyum levha ile durdurulabilir.
- Gama radyasyonu ise ışık hızında hareket eden enerji dalgalarından oluşmaktadır.
Alfa, Beta ve Gama radyasyonu aynı zamanda iyonlaştırıcı radyasyon olarak da adlandırılırlar. Bir başka deyişle, diğer atomların elektronlarını ayıracak yeterli enerjiye sahiptir.Gama ışınları bir materyal içine girip, uzunca yol alabildikleri ve kimyasal bağları bozabildiklerinden, radyoaktif materyaller ile çalışılırken en büyük tehlikeyi oluşturmaktadırlar.
Bu radyasyonların özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.
- Hızları ışık hızına eşittir.
- Geçtikleri tüm ortamlara enerji transfer ederler. Enerji frekansları ile doğru, dalga boyları ile ters orantılıdır.
- Boşlukta düz bir çizgi boyunca yayılırlar.
- Maddeyi geçerken enerjileri azalır (Absorbe edilir ve saçılır )
- Alfa ışınları derine nüfuz edemezler, ışınlar rölatif olarak çok ince yüzeylerle engellenebilir.
- Beta ışınlarının nüfuz etme özellikleri daha büyüktür. Birkaç metre hava tabakası veya birkaç milimetrelik alüminyum plaka ile durdurulabilir.
- Gama ışınları kuvvetli bir şekilde nüfuz ederler. Tesir mesafesi bu ışınların sahip olduğu enerjiye bağlıdır.
- Radyasyonlar uzun mesafelerde bile ( özellikle gama ışınları için ) göz ününde bulundurulmalıdır. Radyasyonların aktivitesi mesafenin karesi ile ters orantılı olarak azalır ve bu radyasyondan korunma bakımından önemlidir.
- Bu tür radyasyonlara maruz kalma süresi, radyasyonun şiddeti ve maruz kalınan vücut bölgesine bağlı olarak, hücreyi parçalayabilir, zarar verebilir veya herhangi bir zararlı etkisi olmadan geçip gidebilir.İyonlaştırıcı radyasyonun insanlar üzerindeki etkisi Röntgen veya Sievert birimiyle ölçülmektedir. Röntgen (simgesi R veya Rem ) ışınlanmış dokunun 1cm3’nün aldığı enerjinin fiziksel ölçüsüdür.
Radyoaktivitenin ve sonuç olarak radyasyonun canlı organizmalar üzerindeki etkisini inceleyen bilim dalına Radyobiyoloji denir.
2. RADYOAKTİVİTENİN CANLILAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Radyoaktivite sonucu açığa çıkan radyasyon canlı vücudunu hava akımlarıyla beslenmeyle veya absorbsiyonla etkileyebilir. Bünyede, radyasyon normal hücre faaliyetlerine anormal derecede zarar verir. Radyasyonun hücreye verdiği zararlar ;
- Fiziksel
- Kimyasal
- Metabolik
zararlar olarak üç ana bölüme ayrılabilir.
Fiziksel kademe enerji absorbsiyonu süreci olarak düşünülür ve çok hızlı gerçekleşir .(10-13 sn)
Kimyasal kademe , aktivite olmuş moleküllerin diğer moleküllerle ve hücrelerle olan reaksiyon periyotlarını içine alır. Saniyenin milyonda biri kadar kısa süre içinde cereyan eder ve kimyasal denge kuruluncaya kadar devam eder.
Metabolik kademede, hücrelerde biyokimyasal değişme söz konusudur. Bu kademenin önemi radyoaktivitenin hasara sebebiyet vermesidir.
Radyasyonun insan sağlığı üzerinde akut ve kronik etkilerinin olduğu saptanmıştır. Bir defada yüksek doz radyosyona maruz kalınması sonucu Akut Radyasyon Sendromu denilen bir tablo oluşmaktadır. Bu sendromda en sık rastlanan klinik belirtiler kemik iliği ile ilgili olarak oluşmaktadır. Çünkü kemik iliği insan vücudunda radyasyona en duyarlı organdır. Kemik iliğinin radyasyondan zarar görmesiyle kanama, döküntü, halsizlik, anemi gibi belirtiler oluşmaktadır. Alınan dozun artmasıyla orantılı olarak vücutta gastrointestinal sistem başta olmak üzere başka bir çok sistem daha etkilenmektedir.
Kronik etkiler ise genetik ve kanserojenik etkilerdir. Hem genetik hem de kanserojenik etkinin ortaya çıkmasında radyasyon için herhangi bir eşik dozu bulunmamaktadır. Fakat radyasyonun alınma hızı azaldıkça mutasyon hızı da azalır, ayrıca alınan dozun azalması premutasyonal etkinin daha kolay onarılmasını sağlar. Radyosyona maruz kalınması sonucu akut/kronik lösemi, meme, akciğer ve tiroid kanserlerinde artış olduğu saptanmıştır.
Radyasyonun canlılar üzerine etkilerini doğrudan ve dolaylı etki olarak ikiye de ayırabiliriz.
Doğrudan etki= Makro moleküllerde görülür. Makromoleküllerden enzimler gibi bir kısmının, hücre içerisinde çok sayıda benzeri vardır. Işının etkisi ile yapısı değişen molekülün işlevi, benzerleri tarafından yerine getirilir. Böylece hücrede ışına bağlı bir değişiklik görülmez.
DNA gibi makromoleküllerden ise, hücre çekirdeğinde ancak gerektiği kadar vardır, benzerleri bulunmaz. Bunlara “anahtar molekül” adı verilir. Işının anahtar moleküllerde oluşturduğu değişiklik, doğrudan hücrenin yapısını etkiler. Kromozomların yapısında bulunan ve kalıtsal karakterlerin geçişini saptayan DNA’da meydana gelecek değişiklikler, derecesine göre genetik mutasyon veya hücrenin ölümü ile sonuçlanır.
Dolaylı etki= Su moleküllerinde görülür. Su molekülleri iyonize olur, serbest kökler açığa çıkar. Bunların birleşmesiyle ortaya çıkan hidrojen peroksit, şiddetli oksidan bir maddedir, hücre metabolizmasını bozabilir. Ayrıca, oluşan serbest kökler makromoleküller ile birleşerek kimyasal yapılarını değiştirebilir.
Böylece, doğrudan etki ile oluşan değişiklikler, dolaylı olarak ortaya çıkmış olur.
Hücre türünün radyasyona karşı duyarlılık derecesi farklıdır. Organizmadaki en duyarlı hücreler, lenfositler (bağışıklık sisteminin temel hücreleri), en dirençlileri ise kas ve sinir hücreleridir.
Hızla çoğalan ve bölünme fazında olabilen hücreler, radyasyona daha duyarlıdır.
Radyasyonun organizmadaki etkileri ışınlamanın şekline ve dozuna göre değişir ve bu faktöre bağlı olarak, hemen görülebilir veya sessiz bir devreden sonra ortaya çıkabilir. Sessiz devre, yüksek dozlarda on beş günden başlayıp, az dozlarda kronik ışınlamalarda yirmi yıla kadar değişebilir.
Bu etkileri şöyle sınıflandırabiliriz:
1.Yüksek Dozlarda Akut Radyasyon Etkileri:
Bir kez yüksek doz radyasyon ile oluşur. Atom bombasında, nükleer reaktörlerdeki kazalarda, hayvan deneylerinde görülür.Etkiler, dozla orantılıdır. Önce hücre bölünmesinde yavaşlama, kromozomlarda kırılma, alyuvar sayısında azalma ve bağışıklık sisteminde inaktivasyon oluşur.
300-600 RAD= Kemik iliğinin çalışmaması sonucu % 50 ölüm görülür.
1000-1200 RAD= Sindirim sisteminde yaygın kanlanma bozukluğuna bağlı % 100 ölüm.
5000 RAD= Beyin etkilenir; ani ölümle sonuçlanır.
( RAD= Radyasyon Absorbsiyon dozudur.Maddenin 1 gramının absorbe ettiği enerji miktarıdır.)
2.Az Dozda Kronik Radyasyon Etkileri:
Röntgen teknisyenleri ve radyologlarda ellerde deride kuruluk, pigmentasyon, erken katarakt, kısırlaşma, lösemi izlenebilir.